Yazılar

13 Nis 2015

erabsos

"bak assos'a gittin, her şey güzelleşti" dedi
bi daha gidemeden bitti.

ondörtnisandünyahayalkırıklığı günümüz kutlu olsun!

5 Nis 2015

Bırakın da Yaşayalım

Kaç gündür aklımda, yazacağım.. Yazamadım.
Başladığım bu yeni hayat beni değiştirmez, geliştirir umuyordum. Okuduğum kitapların sayısı elbet artardı; ama ben hep ben kalırım sanıyordum. Yeni insanlarla tanışacağımı, onlar sayesinde tazeleneceğimi ve bu tazelik sayesinde okuduğum her yeni kitapta, izlediğim her yeni filmde, tattığım her yeni yemekte farklı bir şey bulacağımı sanıyordum.
Bulamadım.
Kaldım yine eski sallangaç bir çamaşır makinesinin bende yarattığı titreklik halinde.
Yeni penceremin pervazında bütün gün konuşlanıp keyif yapan güvercinin, gün sonunda temizlemem için paketleyip bıraktığı dışkısının yeşilliğine bakışta, iyi günler özlemini içime sigara dumanı gibi çekişte kaldım.

Düne dair bildiklerim değişiyor. İnsanlara dair umutlarım azalıyor. Bütün güzel şeyler, iki saatlik kötü şeylerin reklam arasına sıkışmış sanki. Her yeni bir güzel, gelecek olan üç kötünün habercisi oluyor. Kendimdeki bu değişime bakıp bakıp dertleniyorum. Alışkanlıktan ötürü içkiye, sigaraya sarılıyorum. Onlar da bana hastalık getirmekten ziyade, hiçbir fayda sağlamıyor.

O arkadaşım da hala intihar etmeyi düşünüyor.

Raftaki kitaplar arasında bütün haşmetiyle duran Nazım'a baktım beş dakika önce. Destan'da ne güzel yazmış insanları.
"Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar. ve kahreden ve yaratan ki onlardır, destanımızda yalnızca onların maceraları vardır."

Onun iyi ve kötü halleriyle sevdiği o insanlar yok artık. Sait Faik'in gidişine dertlendiği o kuşlar gideli de çok oldu. Toprak ananın saçlarını giderek daha az görüyoruz. Sait Faik gelecekteki çocuklar için endişeliydi öyküsünde. Evet o halinden endişelendiği çocuklar tam olarak biz oluyoruz. Biz de gelecekteki çocukların daha da kötü olmasından endişe ediyoruz.

'Endişe ediyoruz; öyleyse varız.'

Sokaklarında kadınların yakıldığı 'erkeklik', kendinden olmayanın yok edildiği 'faşistlilililik', anlamsız eylemliliğinde kendileri dahil herkesi boğan 'solcucucuculuk', rakip takım otobüsünün şoförünü kurşunlayıp koca bir takımın denize uçup ölmesini isteyen 'fanatikçiçiçiçilik', öğrencilerinin önünde öğretmeni azarlayıp, onur-kalp ekseninde ölüme sebep olan 'valiliiliillliililik'.. Batsın, her biri ayrı ayrı batsın!

Milyarlarca yıldır bu dünya, bu evren, bu yaşam vardı. Biz yoktuk. Şurada kozmik takvimin saniye derecesinde küçük bir yaşamı olan naif insancıklar, hayvancıklar, bitkicikleriz. Onu yaşayıp yine yok olup, yokluğa karışacağız..

Rahat bırakın, bırakın da yaşayalım.


yirmiikinisanın ilk saatlerinde gelen edit: orhan yakışmamış lan bu yazının sonuna