Yazılar

16 Mar 2014

Yüzüncü Sayfanın Hidayeti

Annesinin çeyizinden kalan, tahminen yirmi yıllık halı üzerindeki desenlerde gördüğü hayali yollarda, hayali arabalarını sürerdi Hidayet. Ağzıyla egzoz sesleri yapar, yine hayali olarak önündeki arabaları sollardı. Hayali trafik ışıklarında durur, arkasından sirenleri çala çala gelen ambulanslara yol verirdi telaşla. Böyle de kendine has, meczup ve kadirşinas bir çocuktu. Hayal gücüyle sınırlı çocukluğu boyunca, ileride kendi kişiliğini kazandıracak bütün özellikleri topladı kendinde.
Yedi yaşına geldiğinde, hayali arabalardan oluşan koleksiyonu çoktan oluşmuştu bile. Bir gün oynadığı ile ertesi gün oynamıyor, sürekli bir devr-i daim içinde, onlardan sıkılmaktan alıkoyuyordu kendini. O yaşta bile en korktuğu şey sevdiği şeylerden günün birinde sıkılmaktı. Kısmen başarılı olduğu bu oyundan sıkıldı bir gün. Sıkılma korkusundan sıkıldı. On yaşına geldiğinde hiç bir şeyden sıkılmakta kendini mazur görmeyen, taptaze bir delikanlıydı. Artık her şeyin üstüne üstüne gidiyor, çekinmiyordu.
Babasının gençlik döneminden kalan, tahminen otuz yıllık misket koleksiyonunu, çocukluğu ile beraber arkasında bıraktı. Böyle de geçmişe takılmayan, geleceği önemseyen kendine has ve kadirşinas bir çocuktu. Artık onaltı yaşına gelmişti. Kendisine "unut beni" diyen kızlara siktir çekebilecek kıvama gelmişti. Büyüdükçe büyüyor ve içindeki masumiyet yerini insafsızlığa bırakıyordu.
       Sonu okunmayan masallar okundu ona, kendisi de bir parçası olsun diye.
Şimdi, hocam sen beni böyle anlatıyorsun da ne gerek var böyle sözlere. Arabaymış, misketmiş de terk etmiş de onu yapmış da bunu yapmış da.. Uzatma bu kadar. Bana okunan masalları sikeyim, sana bir şey olmasın affedersin.
Bi' kere sana şöyle diyeyim, o halılarda yollar vardı. Elimde de arabalar.. Ve çok çok acelem vardı, zerre sikimde olmadı arkamdaki ambulanslar. Çocukken ambulans geçti mi sokaktan, "en şanslı 'ce' nedir?" diye birbirimize iğrenç şakalar yapardık biz. Tam yedi yaşındayken bilmiyordum da on yaşında gayet tabi biliyordum. 'Böyle de kendine has, meczup-meczup ney lan bu arada ve kadirşinas' bir çocuktum. Hehehe!!
Resmen saçmalık yazdığın şeyler, biliyor musun?! Resmen! Hayal gücü bilmeyiz biz, ekmek biliriz. Ya ekmek..
Babam ayrı mesele. Annemi döverdi bi' kere. Annemi çok severdim tabi ki her erkek çocuğu gibi. O yüzden hep kin belledim ona. Bi' kere dayanamadım, sapanıma taktım misketi kafasını yardım itoğluitin. Heheh, bi' güzel ben de sopayı yedim tabi ki. 'Böyle de babamdan geçmişte yediğim dayaklara takılmayan, gelecekteki köteklere doğru yüz metre rekortmeni siyahi atlet gibi koşan, kendine has ve kadirşinas' bir çocuktum. Hehehe!!
"Unut beni" diyen kızlara siktir çekemedim bak. Hiç bir zaman çekemedim. İçten içe duygusal varlıklarız be hocam. Kızlar konusunda öyle.. Siktir çekemem, kıyamam. Bu kıvama gelemem, hiç de anlattığın gibi değil. Bi' bu konuda, bi' sesim konusunda utangacım ben. Türkçe derslerinde, kötü sesim yüzünden cümle sınıfa rezil olmamak için okuma parçaları okunacağı sırada, öğretmenin göz kontağından fellik fellik kaçan ama yine de yakalanan bahtsız bir çocuktum ben. Ne diyon sen! Bu yüzden masal deme bana, masallarını sikerim senin.
       
Böyle derdi, şayet yaşayıp da okusaydı ona üstte yazdıklarımı.

Biz zırvalarız bilmiş bilmiş. Onlarsa yaşar.



" Hidayet, hşşşt sana diyorum sana saklanma öyle. 100. sayfayı aç. Hah açtın mı? 'Sivrisinek ile Arı' Hadi bakalım."

15 Mar 2014

+-+

+ Ah be abi.. Ne oldu yine?
- Sinirlerim bozuk. 
+ O çok belli oluyor. Halinden, tavırlarından, en çok da ellerinin titremesinden.
- Sahi mi lan! Belirtiler aynı mı yani?!
+ Aynı, aynı. Tıpkısının aynısı.
- İçim daralıyor napıyım. Bak, geçen yıl bu zamanlardı. Dedim ki kendi kendime, bi' söz verdim. Devir bencillik devri. Herkes önce kendisini düşünüyor. Hem de karşısındakine, hiç mi hiç acımadan. Olum sen niye böylesin dedim. Sen niye kendini düşünmüyorsun. Bencillik öyle bi' şey ki, senin fedakarlık yaptığını zannettiğin insanlara bile, çekici gelmiyor fedakar oluşun. Öyle de bi' karar aldım işte kendi kendime, önce kendini düşünceksin. Bundan sonra, hep önce kendini düşüneceksin dedim. Fakat olan bu işte.
+ İnsanın tabiatı abi, değiştiremiyorsun demek ki.
- Galiba..
+ Neyse boşver, bi' bira içer miyiz hah şöyle karşılıklı.
- İçelim lan! Bi' kasayı bitiresim var.
+ Sigaraya yeniden başladın mı sen?
- Ellerimin titremesi geçmiyor başka bi' şekilde.
+ Geçen dedin ya hani. 'Bizim gibi mülayim çocuklara, bu düzen çok sert' diye.
- He
+ Sıçayım lan düzene. Bence böyle kalmalıyız.
- Di' mi lan!
+ He ya. Boş verelim diyorum ben yani. Düşün,düşün nereye kadar.
- Aynen, aynen. Düşündük de noldu!
+ Düşündük de nooldu anasını satıyım.
- İyice kezbanlaştık lan, farkında mısın?!
+ Hadi canım ordan, ne alakası var.
- Öyle lan işte, biraz dikkat et bak sohbetlerimize falan.

+ Hehhhe olabilir.

6 Mar 2014

- +

- bizim gibi mülayim çocuklara, bu dünya biraz sert!
+ hadi oradan. kimmiş mülayim, sensin mülayim! kendi adına konuş.
- olum, mülayim dediysek de öyle her şeye, her koşulda mülayimlikten bahsetmiyorum. aha, demin gelir gelmez anlatmadın mı o garson kızı? sana fazladan iki bira yazmış. gördün ve söylemedin. neden söylemedin de gittin ödedin o 'içmediğin' iki birayı.. haa! neden?
+ güzeldi lan!
- ne?
+ ee.. garson.
- ya olum manyak mısın! güzelse, güzel.. eee noldu sen şimdi o iki birayı ödeyince?! ne düşündü o kız! 'ehee sünepeye bak, söğüşledik onbeş lirasını' diye düşünmemiş midir?
+ ... ne bileyim abi ya. ödeyemedim, söylemedim işte bi' anda. sanki şey diyeceklermiş gibi geldi.. 'biz yalancı mıyız kardeş, hırsız mıyız da senin içmediğin birayı, sana yazacaz.. ha' diyecekmişler gibi geldi.
- ya, diyeceklermiş gibi geldi demek.
+ öyle.
- ben sana diyorum işte, boşuna demiyorum: bizim gibi mülayim çocuklara, bu dünya pek bi' sert.
+ demin biraz demiştin..
- efendim..
+ demin diyorum, biraz sert demiştin. şimdi ise pek bi' sert dedin.
- eee nolmuş?
+ nassı nolmuş.. şimdi karar ver. biraz mı sert, pek bi' mi sert?
- bayağı sert be olum işte.
+ iddiayı gittikçe artırıyorsun.
- noolacak tabi ya.

....
- olum lan napıcaz biz be! hee 'napıcaz be kamil'
+ ne kamil'i lan!
- olum farz-ı misal diyorum.. var ya erkan can'ın filmi. or'dan.
+ hee tamam.
- napıcaz olum lan! 25 yaş sendromu dediler. onu bile 30'nda yaşıyan yeteneksiz, çapsız insanlar mı oldu biz!
+ sen 27 değil miydin ya?
- olum farz-ı misal diyorum işte. 25ten sonra her yaş 30 gibi geliyor insana.
+ yaani. tabi.
- yeminle bi' 27 yaş overdose'u her şeyii halledeeğğ.
+ saçmalama lan! sen kim overdose kim?! kova yaparken bile öksürüyon mal mal. çekemiyon bile içine.
- saçmalama lan! uzun zamandan beri içmiyodum ondan öyle oldu geçen gece. ohoo ben üniversitedeyken tey tey tey..
+ ney ney ney!!
- tey tey işte.
+ ehehe
- gülme lan! napıcaz diyorum sana?! nasıl, nerden vuracaz biz voleyi?! öyle akşama kadar pinekleyerek, öyle böyle ederek geçmiyor zaman. bari bi' kız falan olaydı ya! bizim gibi mülayimlere gerçekten acımıyor lan zaman!
+ öfff, çok saçmalıyon ya!
- saçmaysa saçma 'mına koyayım! yeter lan! seninle takılmaya başladıktan sonra mı böyle oldum, yoksa hep böyle miydim acaba! içimi çürüttün be!
+ lan sen hep böyleydin. samimi olmadığımız zaman da görüyodum arada sırada seni. sen hep böyleydin valla.
- he lan he! hep böyleydim. tabi!
+ olum çok dert ediyon kendine. bak böyle olmaz. saçın falan dökülür. zaten amcalar gibi beyazladı. sahi nasıl bir senede beyazladı senin bu saçlar? bizden sakladığın derdin mi la?!
- bildiğin şeyler lan işte. ne olacak allah aşkına!
+ he ya bildiğim şeylerdir. zaten onlar sana yeter.
- offf sıkıldım. senden de bi çözüm gelmiyor. hesabı öde de kalkalım hadi!
+ valla, ben senden diye geldim bu akşam. zaten parayı ekstradan iki biraya verdim. yok bende.
- iyi la iyi. benden olsun bu sefer.

....
- yok olum yok! bizim gibi mülayim adamlara bu dünya çok sert!!
+ noldu lan?
- 3 bira ekstradan yazmışlar.
+ naaptın, ödedin mi?
- he!