Yazılar

13 Ağu 2011

Altı Kaval Üstü Şeşhane Yazı

Yatağımın ters tarafından kalkmak istedim. Hem de binlerce kez...

Rahatsız uykularımın güzel kaçışında, o en birinci kalkma anında, solumdan uyanmayı beceremedim. Düzden gitmeye alışmış olan bu koca ayaklarım, doğalında tülden battaniyemden çıkarak üşütüyor bedenimi. Kalkıp en yakın aynaya koşmak bir ritüeldi sabahları benim için. Fakat, her gün gülen bir yüzle aynaya bakmaktan yorulmuştum en sonunda.

Aynanın en az buğulanmış kıyısına dalarken buharlanıp kaybolmak istedim. Hem de binlerce kez...

Sıcak su buharının yarattığı yüksek nem basıncında, o en nefessiz anımda, buharlanıp kaybolmayı beceremedim. Düzden nefes almaya alışmış olan solunum sistemim, doğalında gün boyu çekilen dumanların kuşatmasını kırmaya çalışıyor. Sosyal duyarlılık sahibi kanalların, gecenin dört buçuğunda verdiği sosyal sorumluluk kampanyası reklamlarındaki insanlar kadar yalandım. Bir kaç çeşit manipülasyon ustasının en üst derecede bir voltran oluşturmasıyla meydana geldim ben. İçtiğim sigaranın bile manipülatif malzemesini oluştururum. Ateşsiz kaldığımda da kandırdım sigaramı, elektrikli ocakta yakarak. Şimdi ise upuzun bir mutfak çakmağı ile yakıyorum "gold american" tütünü. Sürekli kandırsam da bana her daim sadık kalan bu laneti içerken aklıma takılır nedense hep: Ben neden DVD rafındaki hiç izlenmeyen film, ve yahut ben neden gaza gelerek başlanıp dördüncü sayfada terk edilen bir kitap...
...Olamadım.

Her evin DVD koleksiyonunda bulunan, saygı duyulmasına rağmen hiç izlenmeyen bir film olmak istedim. Hem de binlerce...

Fakat ben neyim? Bu kadar şey dedim de ben neyim?
Yatağımın hep istenen yerinden kalktım. İyimserdim, güldüm hep.
Aynalar çatırdardı; ama güzelliğimden değil. Hiç de güzel değildim ben. Güzel zannettiler, aldattım.
Düz yolda yürüdüm, küçücük bir çukur bile aldatamadı beni. Ben de hep memnun gözüktüm bundan.
Okulda, işte, arkadaşlıkta, sevgililikle ve sevişmelikte...
Ben bir Kazım'dım ve de karpuz kesmek lazımdı. Lazım olanı yaptım.
Yalanım varsa şu olayım demeyeceğim, bir çok yalanım var.
Ama ben bir Kazım'ım... Klaksonun sesine ürken bir bırtım ben. Kesmekse lazım olan; yetişir sana benim gibi bir Kazım.

Evet, güzel dostum. Binlerce kez istedim ben ters taraftan kalkmayı, binlerce kez diledim buharlaşıp gidip kaybolmayı. Bir DVD rafında rahatsız edilmeden durmayı...
Fakat ben global bir kitap satıcısındaki "Dönüşüm"üm. Yaradanım vasiyet ettiyse de yakılmamı, ben hala hayattayım. Ve de her daim yalan bir gülüşle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder