Yazılar

13 Ağu 2012

Tasma

Koparıp attıysam eğer tasmamı, bir bildiğim vardır demek ki. Gitmek için bir amacımın olması gerekmiyor. Bu tercih benim ve bu benim en değerli kutsalım. Oysa ki, bununla mutlu olanlar var. Onlar saygı duyulması mümkün olmayan mahlukatlardır gözümde.

Akşam yemeğinde taze fasulye yedik. Sadece fasulye... Yanında pilav ya da makarna gibi bir şey yoktu. Annem yemek yerken durdu ve birdenbire boşluğa dalarak şu sözleri söyledi kendi kendine konuşur gibi :" Eskiden olsa sadece fasulyeyle yetinmezdik. Pilavsız olmazdı. Şimdi ise öylesine tek başına...

"Öylesine ve tek başına.. Evet gerçekten de eskiye dair vazgeçtiklerimizin nerdeyse hepsinin bir anlamı vardı. Onları unutup da şimdi yaptığımız şeylerin ise çoğunu "öylesine ve amaçsızca" yapıyoruz. Ve öyle yaptığımız için de hepsi "tek başına" oluyor. Yapayalnız ve üvey...

Annem artık her şeyden tek bir tane yapıyor. Teklik övgüsü her yerde olduğu gibi bizim evimizde de yerini buldu. Tek tabak, tek çanak, tek bardak... Annem hep bana "oğlum, gün içinde tek bardak kullan" diyor. Tek tabak kullan, bulaşık olmasın; tek çatal, tek kaşık... Teklikler içinde boğulmak üzereyim. Ablam çok uzaklara gittiği için bir anda küçük çocuktan, tek çocuğa dönmüştüm. Ve bunun boğucu etkileri şimdi üzerime geliyordu. Tek olmanın nesi bu kadar kötü diyebilirsiniz. Bu soruyu tek kardeşini kaybetmiş herhangi bir insanın o son vazifesinde, ona sorabilirsiniz.

Evet tek olmak yalnızlıktır. Tek kumanda, tek televizyon birlikteliktir; ama masadaki tek tabak yalnızlıktır. Nerden geldim bu konuya bilmiyorum; ama yalnızlık varsa ortada başka hiç bir şey konuşulmaz. Mesela anlamıyorum hiç, anlaşılmayan olma edebiyatı sürdürmek isteyeni. Bile bile seçmek gibi tek olmanın getirdiği kötü buhranı, oldukça anlamsız ve aptalca yaptıkları. "Elektrik Süpürgesinin çılgın atıksal hezeyanları" demiş mesela bi' tanesi. Ve bunu da o anki kendi psikolojik bunalımına transfer eylemiş.

Böyle de saçma işte bu durumlar. Yaratıcılığın acayip derecede övüldüğü dönemde yaşıyoruz. Annemiz okula gönderirken, "bol creative günler" diye gönderiyor. Peki neymiş bu trendin sebebi: "Tek olmak, eşsiz olmak, farklı olmak." Al sana bi' yalnızlık daha..

Zaten, hayatının 4'de 3'ünü, geri kalan 4'de 1'inde yan gelip yatmak için antisocial biçimde geçiren bu "postmodern insan müsvettesi"nden ne beklenir ki!

Velhasıl kelam, çok düşündüm geceleyin. Gereksiz yere, hem de. Pencerenin karanlıklığından korktum, perdeyi usulca açtım.
Boynumda bir ağırlık var. Rahatsız edercesine orada duruyor.

Sıkıldım!
Kopardım attım tasmamı. Başkalarının ucuna zincir taktığı tasmamı. Adımın üzerinde yazdığı, kaybolmak istesem, hemen birinin beni bulup eski kokuşmuş hayatıma döndüreceği tasmamı.

Bu tercih benim.
Bu benim kıymetliiiiiim..

Çıplak boyunlu olmanın vakti geldi.

1 yorum:

  1. Kolye diye sana hediye ettiklerinin tasma olduğunu anlayınca, nasıl çıkarır onları insan bayağılaşmadan ?

    YanıtlaSil